Diyetisyenin Çölyak Hikayesi

Diyetisyenin Çölyak Hikayesi

Diyetisyenin çölyak hikayesi, çölyak hikayem. Merhaba öncelikle buraya ilk yazımı Çölyak Hikayem nasıl başladı ? “ Olarak yazmak istiyorum. ( Diyabet Hikayem için tıklayabilrsiniz. ) Mesleğimden önce sizinle ortak noktaları olan biri olduğumu ve nasıl yollardan geçtiğimi anlatmak istiyorum .

Öncelikle kesin tanı ile 3.5 yıldır çölyak hastasıyım. Ve bu konuda emin olduğum ve arkasında dimdik duracağım tek bir cümle var ” Bizi bizden başkası anlayamaz , tamamlayamaz.” Doktorlar elbette bu işin başlangıcını, değerlerini vb. Biliyorlar fakat teorikten bir adım öteye geçemezler. Bu tarz hastalıklar tüm yaşamımızı etkiliyor. Bi insanın bizi tamamen anlayabilmesi demek bu hayatı bizimle yaşaması demek ki bu da çok zor.

Genelde görevlerinin teoriği aktarmak ve ilaç yazmak olduğunu düşünenler de var aralarında. Bir çölyak hastasının o ekmeği o unla tutturmak için kaç kez denemeler yapacağını , sonunda pes edip etmeyeceğini , bir bisküvi reyonunun önünden kaç kez gözünü yerden ayırmadan geçebileceğini , ramazandaki o pide kokusuna kaç gün karşı koyabileceğini , insanlarla bir ortamda bulununca o garsona yemekle ilgili ne çok soru sorabileceğini , misafirlikte kaç kere usanmadan kendini anlatabileceğini , en sevdiği yemeklerden uzak kalabilmek için ne kadar çaba gösterebileceğini işin içinde olmayan biri sadece teorikle açıklayamaz.

Bu yüzden bizim birbirimize örnek olmamız gerekiyor. O ekmek tutmadıysa sizin bana örnek verdiğiniz bir deneyimi yapabileyim diye , glutensiz reyonu olan bir market bulduysanız ben de oraya girebileyim diye bu tarz örnekler çoğaltılabilir. Özetle birbirimizi tanımalı ve dayanışma içinde olmalıyız derim ben. Şimdi izninizle çölyak hikayemin nasıl başladığına geçeyim. Kesin tanı ile 3.5 yıl dememin sebebi aslında 13-14 yıl önceye takabül eden bir tanı geçmişimin var oluşu. İlkokul birinci sınıfta okulumuzda bir kan alma etkinliği olmuştu. Ailelerden alınan izin belgeleri ile isteyen öğrenciler kan vereceklerdi.

Diyetisyenin Çölyak Hikayesi

Çölyak testi olduğunu söylediler ama o zamanlar pek yaygın olmadığından tam olarak neye kan verdiğimiz bilmiyordum. Araştırma yapacaklarını biliyorduk sadece.Benim damarlarım da taa o yaştan beri hep incedir ve kan alınması çok zordur. 4 kere bi kolumdan 3 kere diğer kolumdan girip damar bulamamışlardı. En son sağ bilek de deneyip sol el üstünden almışlardı. O zamandan o hastalık adını duydukça gözümün önüne o sahne geliyor. 7 yaşındaki bir çocuğun en büyük kabusu olabilir bi kan alma işlemi.

Neyse daha sonra 1 ay falan geçince bizimle iletişime geçip çölyak ihtimalimin olduğunu ve bunun için son tetkitleri yapmak istiyoruz hastanemize gelin dediler. Hastaneye gittiğimizde ben tam hatırlamasam da annemin ifadesi ile sınıfımın yarısı yani hemen hemen kan verenlerin hepsi oradaymış. O zaman bizi denek olarak kullanacaklarını düşünmüşler. O zaman şimdiki kadar yaygın değildi. Buna rağmen bir sınıftan %50 oranında çölyaklı çıkma ihtimali bizim geri adım atmamıza sebep oldu. Tabi ki hemen boşlamadık.

Birçok doktora danıştık. En son yorumuna epeyce güvendiğimiz bir doktor belirtilerin olmaması ve gelişimimin normal olmasından dolayı diyet yapmama gerek olmadığını, hastalık ihtimalimin düşük olduğunu söyledi. Yaşımın küçük olduğunu o yaşta sınırlamadan yememi söyledi. Aklımızda hep bir soru işareti kaldı mı? Evet kaldı. Ama o an o şartlarda o ifadelere inanmak bize daha kolay geldi . Bu şekilde belirtiler olmadan 10. Sınıfı bitirdim. O sene iki kere midemi üşüttüğüm den dolayı hastaneye gitmiştim. Ailem bunu çölyak olabilir mi diye düşünmüş . Bana o zaman böyle bir şeyi söylememişlerdi.

Ben de uzun zamana yayılı olarak eklemlerimde ağırı hissetmeye başlayınca bir test yaptırmak istediğimi söyledim . Onların düşüncelerine de uyunca çölyak tamamen artık aklımızdan çıksın soru işaretlerimiz bitsin diye kan testi verdim. 20 gün kadar bir sürede çıktığı için bu arada zaten çölyak çıkmayacağına emin olduğum için rahat rahat yedim içtim her zamanki gibi. 20 gün sonra tatilden döndüm ve tahlillerimi almaya gittim. Doktor tahlillerde çölyak olduğun görünüyor ama tam tanı için endoskopi yapmamız gerekiyor dedi.

Bir hafta içerisinde iki endoskopi yapılıp kesin tanı koyuldu. Çölyağı aklımızdan çıkarmak için verdiğim tahliller tam tersi çölyağı hayatımın tam merkezine koydu. Artık yaşam şeklim tamamen değişmişti. Glutensiz ekmekler denedim tatları iğrenç geliyordu , normalde bir somunu arasına pilav koyarak yiyen bir kızdım. Şimdi ekmek yemekten nefret ediyordum. Kıvamı tutturabilmek için ekmek makinesi aldık. Çeşit çeşit her gün bir tarif deniyorduk. Dışarıda yemek yemek hayal gibi geliyordu artık. Okulda yemekhane yemeklerini yiyemiyordum. Evden yemek termoslarına yemekler koyup götürüyordum , arkadaşlarımla dışarı çıkacaksam glutensiz krebe sarılı dürümler götürüyordum. Hayat benim için zorlaşmıştı.

Annem için ise tamamen zorlaşmıştı. Evde iki ayrı çorba iki ayrı ana yemek pişirmek zorundaydı. Bazen glutensiz unla pişirdiği çorbaya kafası karışıp bulgur atıyordu. Köftelere ekmek koymaması gerektiğini unutuyordu. Değişik değişik aksilikler alışana kadar bizi çok zorladı. Daha sonra uzaktan biorezonans tedavisi tarzı bir şey denedik hiçbir sonuç vermedi. Ama memlekete yakın bir ilde biorezonans yapan bir yer bulduk. Oraya gittik. Doktorlara bunu söylediğimde bana büyücüye gidiyormuşum muamelesi yaptılar.

O yüzden size önerim giderseniz bunu her yerde göğsünüzü gere gere anlatmayın. Pek hoş karşılamıyorlar. Hatta bazı makalelerde en alta dipnot olarak biorezonans tedavisi çölyak da sonuç vermez. Tek çare diyettir yazıyor. Ben tevsiye devam ediyorum . En azından psikolojik olarak rahatlatıyor. Hastalığa bir çaresi oldu mu bilmiyorum . Tahlillerimi verdim . 20 gün sonra değerlerime bakınca başka bir yazımda bilgi veririm. Ben biraz diyetimi bozduğumu itiraf edeyim, şeker ve çölyak diyetleri birbirine tam olarak zıt iki diyet.

Çok hızlı kilo verince ben de birini tercih etmek zorunda kaldım. yaptığım şeyin daha zararlı olduğunun bilincindeyim. Bu yüzden her gün okuyup bilinçlenip en doğruyu bulmaya çalışıyorum ki benimle ayni kaderi paylaşarak bir artım bir katkım olsun. Çölyağın hayatıma giriş hikayesi kısaca bu kadar. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Dayanışma teklifime sıcak bakacağınıza eminim . Hepinize sağlıklar diliyorum.

TARİF SAHİBİ: Öğr. Diyetisyen Ayşete Aleyna BABUR

İNSTAGRAM: diyabetlidiyetisyentt

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu